30 Mayıs 2016 Pazartesi

Köye de kültüre de can verdiler




Bir Gürcü atasözü “İnsan insanın ilacıdır” der. Bursa’nın İnegöl İlçesi’ne bağlı Muratbey Gürcü Köyü’nün sakinleri de yıllardır atalarının nasihatini tutuyor ve her kış birbirlerine ilaç oluyorlar. Pek çoğu köyde yaşamadığı halde sırf bu birliktelik ömür boyu sürsün diye her hafta sonu köylerinde toplanıyor, Eskişehir, İstanbul, Kütahya hatta Paris demeden kilometrelerce yol kat edip bu imeceye sahip çıkıyorlar. Peki, ne mi yapıyorlar? Kültürlerini yaşatmak ve her şeye inat birliklerini devam ettirmek için, her cumartesi köyün kahvesinde toplanıp ‘Kış Sohbetleri’ adını verdikleri buluşmalar düzenliyorlar. Sonbaharda bir araya gelip tarhana, salça, erişte, turşu gibi kışlık erzaklarını birlikte hazırlıyorlar. Yine bayramlarda bir araya gelip yaptıkları baklavaları satarak köyün ihtiyaçları için bütçe sağlıyorlar. Biz de bu örnek dayanışmaya ortak olmak için oradaydık. Muratbey Köyü Muhtarı Nuri Türkyılmaz, kızı Elif Güneş, gelini Gülay Türkyılmaz ve Muratbey Köyü Gürcü Kültürü Yaşatma Derneği Başkanı Özgür Gürbüz’ün eşi Özlem Gürbüz, bu kıymetli çabayı AKŞAM Pazar için anlattı… 
HER ŞEY BİR KIVILCIMLA BAŞLADI
Gençlerin yaktığı küçük bir kıvılcımla başladı her şey. Her cumartesi 10-20 kişi bir araya gelip köyün kahvesinde toplanmaya başladılar. Daha sonra “Neden kadınlar da bu toplantılara katılmasınlar” dedik. Bir-iki buluşmadan sonra kıvılcım büyüdü ve uzun soluklu bir yolculuğa evrildi. Yaşlı-genç, kadın-erkek demeden herkes ailesiyle katılmaya başladı. Köye gelmek istemeyen gençler bu buluşmaları iple çeker oldu. Çocuklar kendilerinden yaşça büyüklerle sohbet etmeye başladı. İnegöl’ün unuttuğu köyümüzün adını duymayan kalmadı. Her hafta civar köylerden misafir ağırladık. Kadınlar birleşip Gürcü yemekleri yaptı. Silor, Phali Lobio, Malahto, Zetiyani, Cadi… Köylümüz olmayanlar dahi düzenlediğimiz etkinliklere sponsor olmak istediler. Hatta sponsor olmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Öyle ki önümüzdeki yılın listesi bile doldu. İşte şu anda 20 kişiyle başlayan bu serüven yoluna 350-400 kişiyle devam ediyor. 
HER İŞE DELİKANLILARIMIZ KOŞAR
Kadınlar sonbaharda bir araya gelip erişte, salça ve tarhana yapmaya başladı. Bayramlarda tepsi tepsi baklava yapıp sattılar. Hem Muratbey Köyü Gürcü Kültürü Yaşatma Derneği’ne destek oldular hem de ek bir gelirleri oldu. Malum köy     hayatı, zorlukları var. Şehir     hayatının sunduğu birçok kolaylığı burada bulamazsınız. Orada da sorumluluğu erkekler üstlendi. Gerektiğinde alet çantasını sırtlanıp su borularını tamir eder, tarlaları sürerler, buluşmalarımızda kadınlara hiçbir şey yaptırmazlar. Yemeklerini servis eder, çay ikramı yaparlar. Gençlerimiz etkinlik sonrası etrafı temizler, çöpleri süpürür, bulaşıkları yıkarlar. Her işe delikanlılarımız koşar. Gelen misafirler hep şaşırır.
TAVLA TURNUVASI DÜZENLEYECEĞİZ
Mayıs ayında civar köyleri davet edip tavla turnuvası gerçekleştireceğiz. Ayrıca yakında futbol turnuvalarımız başlayacak. Sırf bu yüzden şehir dışında üniversite okuyan gençlerimiz kilometrelerce yol kat edip buraya gelecekler. Düşünün üniversite hayatı yaşayan gençlerimizin bile aklı burada. Yine Ramazan ayında her cumartesi toplanıp uzun uzun masalar kurup iftar yapacağız. Ramazan’dan sonra gelenekselleşen pikniklerimiz başlayacak. 
DERNEĞİN HEDEFLERİ
l Spor sahası yapmak,
l Kullanılmayan okul binasını, kadınlar için maddi gelir kaynağına çevirmek,
l Köy ekmeğini büyükşehirde satmak,
l Üniversite kazanan gençlere burs vermek,
l Bir tarafı dere bir tarafı dağ olan köye küçük bir çay bahçesi açmak.
AMACIMIZ, GEÇMİŞ VE GELECEĞİN KUCAKLAŞMASI
Muratbey Köyü Muhtarı 
Nuri Türkyılmaz

En azından bir defa tadına bakılması gereken bir yaşam köy hayatı... İhtiyaçlarınızı karşılayacağınız bir bakkalı ya da hastalandığınızda gidebileceğiniz bir sağlık ocağı yok belki ama sahte gülücükler, sahte dostluklar da yoktur. Evet, burası bir Gürcü köyü ama kapısı herkese açıktır. Hatta her cumartesi düzenlediğimiz ‘Kış Sohbetleri’ etkinliğimize her hafta başka bir köyü misafir ederiz. Yemekler yer, sohbet eder, güler eğleniriz. Amacımız geçmiş ve gelecek aynı havayı solusun, kucaklaşsın. Kültürümüzü bizden sonraki nesiller de yaşatsın.
GÜRCÜLER HAKKINDA BİLMEDİKLERİMİZ
l Yüksek sesle konuşurlar,
l Gürcü kızları diğer Kafkas kökenli halkların ( Çerkezlerin)
kızları gibi çok güzel olur, erkekleri ise uzun boylu dalyan gibidir.
l Ailede büyüklerin sözü dinlenir ve saygı gösterilir. Ailede büyükler nine-dede veya sadece biri de olabilir. Ailedeki büyük kadın bile olsa ona danışılır ve görüşü alınır.

14 Ocak 2016 Perşembe

MURATBEY KÖYÜNÜN BAZI FOTOĞRAFLARI

KÖYÜMÜZÜN KÖPRÜSÜNDEN BİR KARE...

KÖYÜMÜZÜN ESKİ CAMİSİ...

KÖYÜMÜZÜN ŞAMPİYONLUĞU...


KÖYÜMÜZDE BİR KIŞ GÜNÜ...


GÜRCÜ ALFABESİ

Gürcü alfabesi 
(Gürcüceქართული დამწერლობა), Güney Kafkas dillerinin (GürcüceMegrelce,Svanca ve Lazca), özellikle Gürcücenin yazımında kullanılan alfabedir. 1940’larda Osetçe ve 1937-1954 arasında Abhazcanın[1] yazımında da kullanılmıştır. Gürcü alfabesi Dağıstan'da Avarlar tarafından da yüzyıllarca Avar dilini yazmak için kullanılmıştır. Avarlar Gürcü krallıkları ile Alazan vadisi yüzünden çatışmaya başlayınca Gürcü alfabesi, 16. yüzyıldan itibaren yerini Avar dili için düzenlenmiş Arap harflerinden oluşan Ajam alfabesine bıraktı.
Gürcü alfabesi, günümüzde dünyada kullanılan 14 yazı sisteminden biridir. Beşi sesli olmak üzere 33 harften oluşur. Büyük-küçük harf ayrımı olmayıp hepsi aynı şekilde yazılır.
Gürcüce'deki sesleri karşılamak üzere Latin alfabesinden geliştirilen bir yazı sistemi de kullanılmaktadır.

Alfabenin ortaya çıkışı

Gürcü tarih yazıcılığında Gürcü alfabesini geliştiren kişi olarak Kral I. Parnavaz kabul edilir. Gürcü alfabesinin geliştirildiği tarih olarak kabul edilen zaman dilimi, MÖ 4. yüzyıl ile MS 3. yüzyıl arasında değişir. Hiç kuşkusuz Gürcüce çok eski tarihlerden beri vardı; ama Gürcistan eski çağlardan beri bir kültür bölgesiydi ve değişik halkların temsilcileri bu coğrafyada kendi dillerini konuşuyor ve kendi yazı sistemlerini kullanıyorlardı.

Yazı biçimleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Gürcü alfabesinin üç farklı biçimi vardır. Mrgvlovani (Parnavaz döneminden kalmıştır) İÖ 3. yüzyıldan, Nushuri 9. yüzyıldan, Mhedruli 11. yüzyıldan ortaya çıkmıştır.
Mrgvlovani yazı biçimine en son 11. yüzyıl metinlerinde rastlanır. Sonraki yüzyıllarda bu yazı biçimi unutulmuş değildi; ama daha çok yazı başlıklarında kullanılıyordu. Bundan dolayı da, “başlık harfleri” anlamında Asomtavruli olarak adlandırılmıştır. Nushuri alfabesi, ilk olarak 9. yüzyıldaki metinlerde görülür. Mhedruli alfabesi ise 10. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Nushuri yazısı, Mhedruli yazısıyla eşzamanlı olarak kullanıldı. Ancak zaman içinde Nushuri dinsel ve bilimsel metinlerde, Mhedruli ise, bu alanların dışında, resmi ve askeri yazışmalarda kullanıldı. Bundan dolayı da Mhedruli (askeri) adıyla anılmaya başlandı. Nushuri bugün de kilisede kullanılan bir yazı biçimidir. Gündelik ve dinsel törenlere özgü metinler bu yazı biçimiyle yazılmaktadır.
Eski Gürcüce’de 38 harf bulunuyordu. 19. yüzyılda alfabede basitleştirilmeye gidildi. Bugün Gürcü alfabesinde 5’i sesli olmak üzere 33 harf vardır. Gürcüce’de her harf bir fonemi karşılar ve Gürcü alfabesi yazıldığı gibi okunur. Bu üç Gürcü yazı biçimi, yalnızca harflerin yazılış biçimiyle birbirinden ayrılır. Bugün kullanılan yazı, kolay yazılabilir biçime uygun hale getirilmiş bir alfabedir. Mrglovani yazı biçimi görece zor yazılan harflerden oluşur; çünkü bir harfi tek bir el hareketiyle yazmak olanaklı değildir. Bir harfi yazabilmek için eli birkaç kez kaldırmak gerekir. Ama her yazı biçiminin giderek gelişmiş bir biçim olduğu söylenebilir.


İlk yazı örnekleri

Arkaik dönem bir yana bırakılırsa eski Gürcüce’yi bugün de anlamak mümkündür. Zamanın gerektirdiği gibi alfabede değişiklikler olmuş; ama dilde bir değişiklik olmamıştır. Gürcü alfabesinin eskiliğine karşın bu alfabeyle yazılmış en eski metinler İS 5. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu en eski yazılı belge, Filistin’deki Gürcü manastırında mozaikle çevrelenmiş biçimde Mrglovani alfabesiyle yazılmış dört Gürcü yazıtıdır. Bu yazıtlar, 433 yılına tarihlenmektedir. Yaklaşık bu tarihlerde Gürcüstan’da Asomtavruli yazısıyla yazılmış yazıtlar vardır. Bolnisi manastırındaki bu yazıtların tarihi 493/494 yılı olarak belirlenmiştir. 5-6. yüzyıllardan kalma başka yazıtlar da günümüze ulaşmıştır. Mtsheta’daki Cvari Kilisesi’nde yazıtlar ise 6-7. yüzyıllara aittir.